Ana Sayfa Yargı Kararları YCGK 16.6.2009 E.2009/11-31 – K.2009/165

YCGK 16.6.2009 E.2009/11-31 – K.2009/165

435
0

– Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (VUK.na Muhalefet – Kamu Zararının Karşılanmamış Olması)
– Vergi Usul Kanununa Muhalefet (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması)
– Bozma Kararına Eylemli Uyma (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması – VUK.na Muhalefet)
– Direnme Kararının Yasal İçeriği (Ceza Hukukunda)
– Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Yönünden)

4811 Sa.Ka.14CMK.231/6-a,b,cTCK.7/2, 53/1213 Sa.Ka.359/b-1,535728 Sa.Ka.Geç.1, 231,562647 Sa.Ka.6

Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; 5728 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri
bırakılması hususunun doğrudan Yargıtay Ceza Dairesi tarafından değerlendirilip bu konuda karar verilmesinin olanaklı olup
olmadığına ilişkindir.

Ancak incelemeye konu olayda yerel mahkeme direnme kararında;

Önce, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşullarını değerlendirilerek;
Hükümlü tarh ve tahakkuk eden vergi cezalarını ödemediği için kamunun uğradığı zararın karşılanmasının söz konusu olmadığını ve
bu nedenle diğer koşullar oluşsa bile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedilemeyeceğini belirtilmekte;

Devamında da, bu kurumun uygulanması konusunda Özel Dairenin kendisinin doğrudan karar vermesi gerektiği gerekçeleriyle
açıklanmaktadır.

Böylece yerel mahkeme Özel Dairenin Bozma Kararı doğrultusunda işlem yapmış ve ayrıca Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve
değişik bir gerekçeye dayanmıştır.

Özel Dairece incelenmeyen bir hususun doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması olanaksız olduğundan
dosyanın incelenmek üzere Özel Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.

DAVA ve KARAR:

Hükümlünün Vergi Usul Yasasına aykırılık suçundan 213 sayılı Yasanın 359. maddesi uyarınca 18 ay ağır hapis cezası ile
cezalandırılmasına ilişkin A…. 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.3.2004 gün ve 115-55 sayılı hüküm temyiz edilmeksizin
kesinleşmiştir.

5237 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi üzerine yapılan lehe yasa değerlendirmesi sonucunda, A…. 3. Ağır Ceza Mahkemesince
16.12.2005 gün ve 115-55 sayı ile hükümlünün 213 sayılı Yasanın 359/b-1 ve 53. maddesi uyarınca 18 ay hapis cezasıyla
cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hükümlü tarafından temyiz edilen hüküm, dosyayı
inceleyen,

Yargıtay 7. Ceza Dairesince 5.6.2007 gün ve 7628-4513 sayı;

“Uyarlama talebi üzerine açılan duruşmayla ilgili olarak duruşma gününü bildirir davetiye tebliğine rağmen sanığın duruşmaya
katılmaması nedeniyle gıyabında hüküm kurulmuş bulunması oyçokluğuyla bozma nedeni yapılmamıştır.

Ancak, hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezanın miktarına nazaran suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.`nda hak
yoksunluğuna ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı gözetilmeden suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve bu hususta aleyhe
hükümler içeren 5237 sayılı TCK.`nun 53/1. maddesinin sanık aleyhine uygulanması” isabetsizliğinden oyçokluğuyla bozulmuştur.

Bozmaya uyan yerel mahkemece 13.11.2007 gün ve 269-371 sayı ile, hükümlünün 213 sayılı Yasanın 359/b-1. maddesi uyarınca 18 ay
hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş, hükümlünün
temyizi üzerine dosyayı inceleyen

Yargıtay 11. Ceza Dairesince 18.4.2008 gün ve 4353-3023 sayı;

“5237 sayılı TCK.`nun 7/2. maddesi gözetilerek; 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik
CMK.`nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,”
gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

A…… 3. Ağır Ceza Mahkemesi ise 22.7.2008 gün ve 220-301 sayı;

“…Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını verebilmek için CMK.`nun 231. maddesinin 6. fıkrasında belirtilen 3 şartın
birlikte değerlendirilmesi, yani 6. fıkranın a, b, c bentlerindeki hususların birlikte gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bunun
için özetle mağdurun ya da kamunun zararının karşılanması, sanığın sabıkasız olması yanında mahkemece de sanığın bir daha suç
işlemeyeceğine dair kanaat hâsıl olması gerekmektedir. Bunlardan ikisinin gerçekleşmesi, birinin gerçekleşmemesi durumunda
hükmün açıklanmasının geri bırakılması söz konusu olamayacaktır, örneğin sanık sabıkasızdır, mahkemece de suç işlemeyeceği
kanaati hâsıl olmuştur, ancak mağdurun ya da kamunun zararı karşılanmamış ise bu maddenin uygulanması mümkün değildir.

Olayın esası bu şekilde değerlendirildikten sonra bu değerlendirme doğrultusunda 5728 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin de
gözönüne alınması gerekir. Kanunun Geçici 1. maddesine göre bu kanun yürürlüğe girdiği tarihte Yargıtay ilgili ceza
dairelerinde bulunan dosyalar arasında bu kanunun lehe hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde usule aykırılık
bulunmadığı takdirde dosya esastan incelenmek, acele işlerden sayılmak ve TCK.`nun 7. maddesi dikkate alınmak sureti ile karar
verilir denmektedir.
Buna göre CMK.`nun 231. maddesinde belirtilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile ilgili olarak dosya Yargıtay
ilgili ceza dairesinde bulunduğunda başka usulü bir eksiklik bulunmadığı ya da bozma nedeni görülmediği takdirde kanunun geçici
birinci maddesine göre, temyiz davasına bakan Yargıtay ilgili ceza dairesinin kanunun geçici 1. maddesine göre olayı
değerlendirip şartları oluşuyorsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını verme ya da mahkemece verilen kararı başka
bir eksiklik yoksa onaması gerekmektedir.

Yani kanunun geçici maddesine göre Yargıtay`ın CMK.`nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması
yönünde takdir ve değerlendirme yapılması gerektiği noktasından yerel mahkeme kararını bozmasının kanuna aykırı olduğu
görüşündeyiz.
Yine yukarıda açıklandığı üzere CMK.`nın 231. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verebilmek için kamunun
zararının ödenmesi ön koşuldur. Hükümlü hakkında sahte fatura düzenlemek sureti ile vergi kaçakçılığı suçundan verilen
mahkûmiyet kararı kesinleşmiş, yeni TCK.`na göre de uyarlama yapılması talep edilmiştir. Sahte fatura düzenlemek sureti ile
kamunun zararının oluştuğu kuşkusuzdur. Daha önce yürürlüğe giren 4811 sayılı Kanunda sahte fatura kullananlar ve defter ve
belgeleri ibraz etmeyenler için kamunun zararını karşılamak için süre verilmiş, ancak bu süreye rağmen zararı ödemeyenler yani
tarh edilen vergi cezalarını ödemeyenlerin cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Ödeyenler için zaten 4811 sayılı Kanunun
14. maddesi gereğince davanın ortadan kaldırılması gerekmektedir. Hükümlü sahte fatura düzenlemek suçundan mahkûm olduğuna göre
bu kanundan faydalanması mümkün değildir, ancak buna rağmen tarh ve tahakkuk ettirilen vergi cezalarını ödememiştir. Diğer
şartlar oluşsa dahi sırf bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması söz konusu olamayacaktır.”

şeklindeki kabulle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de, hükümlü tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının 28.1.2009 gün ve 7295 sayılı bozma
istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan
gerekçelerle karara bağlanmıştır.

YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARI:

Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; 5728 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri
bırakılması hususunun doğrudan Yargıtay Ceza Dairesi tarafından değerlendirilip bu konuda karar verilmesinin olanaklı olup
olmadığına ilişkindir.

Ancak, incelenen dosya içeriğine göre;

Yerel mahkemenin 13.11.2007 tarihli kararı , Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından 5271 sayılı CYY.`nın 8.2.2008 tarihinde
yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa ile değişik 231. maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle
bozulmuş;

Yerel Mahkeme ise, kararında önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşullarını açıklayıp tartıştıktan sonra 5728
sayılı Yasanın Geçici 1. maddesi uyarınca Yargıtay Ceza Dairesinin bu konuda bozma kararı veremeyeceği ve dosyayı esastan
inceleyerek karar vermesi gerektiği gerekçesiyle ilk hükmünde direnmiştir.

Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;

a) Bozma Kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma Kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak, Suretiyle verilen
hüküm; özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz
edilmesi halinde incelemenin Yargıtay`ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.

İncelemeye konu olayda; yerel mahkeme direnme kararında, önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşullarını
değerlendirerek, hükümlünün tarh ve tahakkuk eden vergi cezalarını ödemediği için kamunun uğradığı zararın karşılanmasının söz
konusu olmadığını ve bu nedenle diğer koşullar oluşsa bile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedilemeyeceğini
belirtmekte, devamında da bu kurumun uygulanması konusunda Özel Dairenin kendisinin doğrudan karar vermesi gerektiğini
gerekçeleriyle açıklamaktadır. Böylece yerel mahkeme Özel Dairenin Bozma Kararı doğrultusunda işlem yapmış ve ayrıca Özel Daire
denetiminden geçmemiş yeni ve değişik bir gerekçeye dayanmıştır. Özel Dairece incelenmeyen bir hususun doğrudan ve ilk kez Ceza
Genel Kurulu tarafından ele alınması olanaksız olduğundan dosyanın incelenmek üzere Özel Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, direnme kararı olmayıp eylemli uyma sonucu verilmiş “yeni hüküm” niteliğindeki hükmün temyiz davasına bakmakla
görevli olan Özel Dairece incelenmesi gerekeceğinden, dosyanın Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

Yerel Mahkemenin 22.7.2008 gün ve 220-301 sayılı kararı eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın
temyiz incelemesi için TEVDİİNE, oybirliği ile karar verildi.

Y.C.G.K. 16.6.2009 E.2009/11-31 – K.2009/165

Önceki İçerikY5CD 22.3.2011 E.2011/1747 – K.2011/2153
Sonraki İçerikY2CD 17.1.2011 E.2009/22024 – K.2011/58

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.