– Tanıma Senedine İstinaden Soybağı Kurulan Çocuk İçin Babalık Davası Açılması
– Babalık Davası (Tanıma Senedi İle Soybağı Kurulan Çocuk)
– Tanımanın İptali (Husumet – Çocuğa Kayyum Tayini Zorunluğu)
– Davaların Ayrılması (Tanımanın İptali Ve Babalığa Hüküm)
– Bekletici Mesele (Babalık Davası – Tanımanın İptali Davası)
– Hak Düşürücü Süre (Tanımanın İptali) –
Annenin açtığı; küçük İlayda ile dava dışı Erkan Gürle arasındaki soybağının geçersiz kılınması bakımından “tanımanın” iptali (TMK.md.298) ve gerçek babanın davalı Hüseyin olduğuna ilişkin istek bakımından da “babalığa” (TMK.md.301) ilişkin davada:
Nüfus kaydında baba olarak tescil edilmiş bulunan Erkan Gürle’nin davada yer alması kamu düzeni ile ilgili olduğundan, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmemiş olması, davacının tanımanın iptalini istemediği şeklinde yorumlanamaz.
Mahkemece davanın babalığa ilişkin bölümü tefrik edilip, ayrı bir esasa kaydedilmeli; öncelikle tanımanın iptali davası sonuca bağlanmalı, babalık davası bakımından da, iptal davası bekletici sorun yapılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Davanın tanımanın iptaline ilişkin bölümüyle ilgili olarak da:
Bu davada husumetin tanıyana yöneltilmesi, küçüğü davada temsil etmek üzere 17.7.2008 tarihli kararla atanan kayyumun duruşmaya çağrılarak davaya iştirakinin sağlanması ve göstermeleri halinde tarafların delillerinin toplanması, tanımanın iptali davasının tabii olduğu hak düşürücü sürelerin, davacı ana ve kayyum bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
DAVA ve KARAR:
Taraflar arasındaki “Babalık tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
Karadeniz Ereğlisi Asliye 1. Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin davanın reddine dair verilen 5.12.2008 gün ve 2008/206 E. – 473 K. sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 8.7.2010 gün ve 2010/10026-13794 sayılı ilamı;
(“…Davacı, davalı Hüseyin Taşkın’la 2002-2003 yıllarında nikahsız olarak karı-koca hayatı yaşadıklarını, bu birleşmelerinden İlayda isimli çocuklarının olduğunu, çocuk doğduğunda davalı Hüseyin’le ayrılmış oldukları için ve Hüseyin’in karşı çıkması nedeniyle çocuğu o dönemde nüfusa kaydettirmediğini, daha sonra arkadaşı olan Erkan’ın hanesine tescil edildiğini, küçük İlayda’nın gerçek babasının Erkan değil, davalı Hüseyin Taşkın olduğunu ileri sürerek;
Küçük İlayda’nın gerçek babası Hüseyin Taşkın’ın üzerine kaydedilmesini, çocuğun velayetinin tarafına verilmesini ve çocuğu için davalının nafaka ödemekle yükümlü tutulmasını istemiştir.
Küçük İlayda’nın 5.9.2003 doğumlu olup, davacının evlilik dışı ilişkisinden doğduğu ve bir başkasıyla evli olan dava dışı Erkan Gürle’nin hanesine “tanıma senedine” istinaden 30.6.2006 tarihinde tescil edildiği, davacının medeni durumunun ise “bekar” olduğu, küçük İlayda ile dava dışı Erkan Gürle arasındaki soybağının “tanıma” yoluyla kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu hukuki durum karşısında, dava, küçük İlayda ile dava dışı Erkan Gürle arasındaki soybağının geçersiz kılınması bakımından “tanımanın” iptali (TMK.md.298), gerçek babanın davalı Hüseyin olduğuna ilişkin istek bakımından da “babalığa” (TMK.md.301) ilişkindir.
Çocuğun Erkan Gürle ile arasındaki soybağı geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi olanağı yoktur. O halde, mahkemece yapılacak iş, davanın babalığa ilişkin bölümünü tefrik edip, ayrı bir esasa kaydetmek; öncelikle tanımanın iptali davasını sonuca bağlamak, babalık davası bakımından, iptal davasını bekletici sorun yapmak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Davanın tanımanın iptaline ilişkin bölümüyle ilgili olarak da, bu davada husumetin tanıyana yöneltilmesi (TMK.md.298/2), küçüğü, davada temsil etmek üzere 17.7.2008 tarihli kararla atanan kayyımın duruşmaya çağrılarak davaya iştirakinin sağlanması ve göstermeleri halinde tarafların delillerinin toplanması, tanımanın iptali davasının tabii olduğu hak düşürücü sürelerin, davacı ana ve kayyım bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan hususlar gözetilmeden eksik hasım ve eksik inceleme ile hüküm kurulası doğru bulunmamıştır…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Dosya içeriğine göre, küçük İlayda’nın 5.9.2003 doğumlu olup, davacının evlilik dışı ilişkisinden doğduğu ve bir başkasıyla evli olan dava dışı Erkan Gürle’nin hanesine “tanıma senedine” istinaden 30.6.2006 tarihinde tescil edildiği, küçük İlayda ile dava dışı Erkan Gürle arasındaki soybağının “tanıma” yoluyla kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere babalık davasının dinlenebilmesi için, çocuk ile üçüncü kişi arasında bir soybağı kurulmuşsa, öncelikle soybağının geçersiz kılınması gereklidir. Aksi halde babalık davası dinlenmez.
Dava dilekçesinin içeriğine bakıldığında, davacının tanıma yolu ile dava dışı Erkan Gürle adına oluşturulan soybağının geçersiz olduğunu ileri sürerek nüfus kayıtlarının düzeltilmesi ve babalığa hükmedilmesini istediği görülmektedir. Nüfus kaydında baba olarak tescil edilmiş bulunan Erkan Gürle’nin davada yer alması kamu düzeni ile ilgili olduğundan, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmemiş olması, davacının tanımanın iptalini istemediği şeklinde yorumlanamaz.
O halde, Mahkemece davanın babalığa ilişkin bölümü tefrik edilip, ayrı bir esasa kaydedilmeli; öncelikle tanımanın iptali davası sonuca bağlanmalı, babalık davası bakımından da, iptal davası bekletici sorun yapılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Davanın tanımanın iptaline ilişkin bölümüyle ilgili olarak da, bu davada husumetin tanıyana yöneltilmesi (4721 s.TMK.md.298/2), küçüğü davada temsil etmek üzere 17.7.2008 tarihli kararla atanan kayyumun duruşmaya çağrılarak davaya iştirakinin sağlanması ve göstermeleri halinde tarafların delillerinin toplanması, tanımanın iptali davasının tabii olduğu hak düşürücü sürelerin, davacı ana ve kayyum bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Açıklanan hususlar gözardı edilerek önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının bozma kararında ve yukarıda açıklanan gerekçelerle BOZULMASINA, oyçokluğu ile karar verildi.