– İcra İnkar Tazminatı
– Takibin Muvakkaten Durdurulması (İcra İnkâr Tazminatı)
Borç doğuran senet ile yapılan takipte borç inkâr edildiğine ve 4949 Sayılı Kanun ile değişik İİK.nun 169/a-6. maddesi uyarınca, takip muvakkaten durdurulduğuna göre, itirazın reddedilmiş olması da gözetilerek, alacaklı lehine takip konusu alacağın %40`ı oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekir.
DAVA ve KARAR:
Taraflar arasındaki “Şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin ve karşı tarafın tazminat isteminin reddine dair verilen 4.2.2009 gün ve 2008/1357 E. – 2009/145 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 23.6.2009 gün ve 5664-13736 sayılı ilamı;
(…1- Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlu vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Alacaklı vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
4949 sayılı Kanun ile değişik İİK.nun 169/a-6. maddesi uyarınca, takip muvakkaten durdurulduğuna göre, itiraz da reddedilmiş olduğundan, alacaklı lehine takip konusu alacağın %40`ı oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Şikayetçi/borçlu vekili dava konusu senedin tanzim tarihinin tahrif edildiğini ve senedin teminat olarak verildiğini, teminat senedi olduğuna ilişkin kısmının pullarla kapatıldığını belirterek, yapılan takibin iptalini istemiştir.
Karşı taraf/alacaklı vekili şikayetin yerinde bulunmadığını belirterek şikayetin reddine ve lehine %40 tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Yerel Mahkemece, keşideci ile lehtar arasındaki kişisel def’ilerin, takip yapan yetkili hamile karşı ileri sürülemeyeceği, senedi ciro yolu ile devralan takip alacaklısının keşideci ve kefil aleyhine takibe girişmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, borçlunun İİK.170/a madde kapsamında kalan şikayetinin reddine ve alacaklının yasal dayanağı bulunmayan tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece şikayetçi/borçlu vekilinin temyiz itirazları reddedilmiş; karar alacaklı tarafın lehine olmak üzere yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, şikayet dilekçesinde İİK.’nun 168, 169. maddeleri kapsamında öngörülen borca itiraza ilişkin bir talebin bulunmadığı, İİK.nun 170/a maddesi gereğince takibin iptali talebi bulunduğu ve anılan yasa hükmünde tazminat hususunun öngörülmediği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiş;
Hükmü temyize karşı taraf/alacaklı vekili getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, kural olarak dayanak senedin teminat senedi olarak verildiği hususu usulüne uygun şekilde senet metni üzerine yazılmışsa borçlu bu husustaki def’ini herkese karşı ileri sürebilir.
Ne var ki somut olayda mahkeme senedi borç doğuran bir kambiyo senedi olarak kabul etmiş ve Özel Daire de sair itirazların reddine karar vererek senedin borç doğuran kambiyo senedi olduğunu benimsemiştir.
Hal böyle olunca, takip dayanağı senedin “teminat senedi olmadığı” hususunda Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
O nedenle Hukuk Genel Kurulunda dayanak senedin teminat senedi olup olmadığı hususu tartışılmamış; senedin usulüne uygun olarak düzenlenmiş kambiyo senedi vasfı kabul edilmiştir.
Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamlarına göre, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;
Alacaklı lehine icra inkar tazminatı takdiri gerekip gerekmediği noktasındadır.
Şu hale göre; senedin teminat olarak verildiğine ilişkin iddianın İİK.nun 169/a-6. kapsamında olup olmadığı; bu konuda yapılacak saptamaya bağlı olarak da, alacaklının icra inkar tazminatı isteminin yerinde bulunup, bulunmadığının çözümü gerekmektedir.
Vurgulanmalıdır ki, icra inkar tazminatı, icra takibinin sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Somut olayda borç doğuran senet ile yapılan takipte borç inkâr edildiğine ve 4949 Sayılı Kanun ile değişik İİK.nun 169/a-6. maddesi uyarınca, takip muvakkaten durdurulduğuna göre, itirazın reddedilmiş olması da gözetilerek, alacaklı lehine takip konusu alacağın %40`ı oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekir.
O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma Kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile BOZULMASINA, oyçokluğu ile karar verildi.