– Kredi Kartı Borcu İçin İtirazın İptali
– İtirazın İptali (Ödeme Planı İmzalanan Kredi Kartı Borcu)
– Ödeme Taahhüdü (Kredi Kartı Borcu İçin)
5915 Sa.Ka. – 5464 Sa.Ka.26,Geç.4,Geç.5
Kredi kartı borcu sebebiyle yapılan takibi vaki itirazın iptali davasında:
Somut olay bakımından uyuşmazlık, davalının ödeme taahhüdüne uygun davranıp davranmadığı ve böylece belirtilen yasa hükmüyle sağlanan haklardan yararlanıp yararlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece somut olayda uygulanması gereken 5915 sayılı yasayla 5464 sayılı yasaya eklenen geçici 5. madde çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler üzerinde durulmadan aynı yasanın geçici 4. maddesindeki hüküm gerekçe yapılmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
DAVA ve KARAR:
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesince esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 16.12.2009 gün ve 2009/549-1427 esas, karar sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 24.3.2010 gün ve 2120/3325 esas, karar sayılı ilamı;
(…Davacı vekili, taraflar arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi akdedildiğini, kredi kartı borçlarının ödenmemesi üzerine aleyhine girişilen takibe davalının itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali, takibin devamı ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davalının 5915 sayılı yasadan yararlanarak ödeme protokolü imzalamış ise de, hiç ödeme yapmayarak protokolü ihlal ettiği böylece itiraz ortadan kalkarak davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına, takibin aynen devamına, itirazın iptaline karar verilmediğinden icra inkar tazminatı isteminin reddine, takipten sonra 5464 sayılı yasanın 26. maddesine göre belirlenen oranda gecikme faizi uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davalı yanca temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen kredi kartı sözleşmesine dayanılarak verilen kredi kartı harcamalarından doğan borcun 5915 sayılı yasayla 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu`na eklenen geçici 5. madde çerçevesinde yeniden yapılandırıldığı ve davalı borçlu tarafından imzalanan 27.10.2009 tarihli borç ikrarı ve ödeme taahhüdünün dosyaya sunulduğu görülmüştür. Esasen bu konularda uyuşmazlık da bulunmamaktadır.
Somut olay bakımından uyuşmazlık, davalının ödeme taahhüdüne uygun davranıp davranmadığı ve böylece belirtilen yasa hükmüyle sağlanan haklardan yararlanıp yararlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
5464 sayılı yasanın geçici 4. maddesinde taksitlerden herhangi birinin vadesinde ödenmemesi halinde bu maddeyle sağlanan hakların ortadan kalkacağı öngörülmüş ise de, 5915 sayılı yasayla 5464 sayılı yasaya eklenen geçici 5. maddede “6 aylık vade de dahil olmak üzere kabul edilen taksit planına göre bir yıl içerisinde üç taksitin vadesinde ödenmemesi halinde bu madde ile sağlanan hakların ilgili kart çıkaran kuruluşça ya da varlık yönetim şirketince ortadan kaldırılabileceği ve bu kanunun 26. maddesinde belirtilen gecikme faizi üzerinden mevcut icra takip işlemlerine devam edilebileceği” hükme bağlanmıştır.
Bu durumda mahkemece somut olayda uygulanması gereken 5915 sayılı yasayla 5464 sayılı yasaya eklenen geçici 5. madde çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler üzerinde durulmadan aynı yasanın geçici 4. maddesindeki hüküm gerekçe yapılmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir….) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma Kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.