Karar düzeltme süresi beklendikten sonra usulüne uygun tensip yapılıp duruşma günü verildiğine, karar düzeltme istemi süresinde yapılmadığından reddedildiğine ve taraflar davayı takip etmediğine göre mahkemece verilen açılmamış sayılma kararı doğrudur.
Özel Dairece bu kararın bozulmuş olması ve mahkemenin bu bozma kararına uymuş olması sonucu değiştirmez. Bu durum kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınabilir.
DAVA veKARAR:
Taraflar arasındaki “Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Gaziosmanpaşa 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.10.2005 gün ve 2003/1518 E. – 2005/459 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 22.01.2007 gün ve 2006/6691 E., 2007/112 K. sayılı ilamı;
(…1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı Münevver`in temyiz itirazları yersizdir.
2- Toplanan delillerden muristen kalan evin 1. katının davacı İsmail`in geliri ile yapıldığı, ticari taksi plakasının bedelinin de davacı Zeynep tarafından ödendiği anlaşılmıştır. Davacılar İsmail ve Zeynep yönünden davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” Gerekçesiyle 2. bentte gösterilen nedenlerle İsmail ve Zeynep yönünden bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Davacılar vekili, muristen kalan ticari taksi ve plakasının bedelinin davacı Zeynep tarafından ödendiğinin ve yine muristen kalan evin 1. katının kaba ve ince inşaatının davacılar tarafından yapıldığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin davanın reddine dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece ” iddiaların ispatlanamadığı “gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Ne var ki yargılama sırasında, 25.10.2005 tarihinde verilen ilk karar davacılar vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından 22.01.2007 tarihinde kısmen bozulması üzerine Yargıtay ilamı mahkemece davacı vekiline 6.2.2007, davalı vekiline ise 12.2.2007 tarihinde tebliğ edilmiş, karar düzeltme süresi geçtikten sonra 28.2.2007 tarihinde tensip yapılmış ve taraflara 2.5.2007 günü olarak belirlenen duruşma günü tebliğ edilmiştir. Ancak tensip tarihinden sonra 5.3.2007 tarihinde davalı vekili tarafından verilen karar düzeltme dilekçesi üzerine yerel mahkemece red kararı verilmiş ve bu kararın temyizi üzerine dosya Yargıtay’a gelmiştir. Bu sırada yapılan ilk duruşmaya sadece davalı vekili gelmiş ve dosyanın Yargıtay’dan dönüşünün beklenmesini talep etmiş, ikinci duruşma ise 4.7.2007 tarihinde yapılmış ve yine sadece davalı vekili gelerek davayı takip etmediğini bildirmiş, mahkemece HUMK.nun 409.maddesi gereğince dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına akabinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davacılar vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece “karar düzeltme incelemesinin sonuçlanması beklenmeden yeniden duruşma açılması ve davacı vekilinin usulsüz olarak açılan duruşmaya davet edilmesi, gelmemesi üzerine dosyanın işlemden kaldırılması ve bilahare açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle karar bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş ve ilk kararda direnilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere karar düzeltme süresi beklendikten sonra usulüne uygun tensip yapılıp duruşma günü verildiğine, karar düzeltme istemi süresinde yapılmadığından reddedildiğine ve taraflar davayı takip etmediğine göre mahkemece verilen açılmamış sayılma kararı doğrudur. Özel Dairece bu kararın bozulmuş olması ve mahkemenin bu bozma kararına uymuş olması sonucu değiştirmez. Bu durum kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınabilir.
Hal böyle olunca;
HUMK.nun 409/5.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.