Ana Sayfa Yargı Kararları Y11HD 11.2.2008 E.2008/314 – K.2008/1387

Y11HD 11.2.2008 E.2008/314 – K.2008/1387

1898
0

– Faizin Başlangıcı (Zarar Tarihi, Dava Tarihi, Islah Tarihi)

– Dava Tarihinden İtibaren Faiz

– Islah Taihinden İtibaren Faiz

– Zarar Tarihinden İtibaren Faiz

– Trafik Kazası Sebebiyle Tazminat Borçlularının Temerrüdü

– Temerrüt (Trafik Kazası Failinin – Zmss.`Nı Yapan Sigortacının)

– Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısının Temerrüdü

– Haksız Fiil Failinin Temerrüdü –

 

2918 Sa.Ka.98818 Sa.Ka.101, 102YİBK.22.6.1966 gün E.1966/7- K.1966/7

Trafik kazası sebebiyle oluşan somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır.
1. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.

2. Zorunlu Mali Mesuleyit Sigortasını yapan sigortacı, bakımından ise trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Zira, sigortacının tazminat giderim yükümlülüğünü düzenleyen KTK. nun 98/1 nci maddesi hükmü uyarınca sigortacı maddede belirtilen belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüde düşer.
Davadan önce böyle bir başvurunun bulunmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşmüş sayılır.
Dava konusu olayda davadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, mahkemece davalının ıslah edilen bölüm bakımından da dava tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilerek, ıslah edilen miktar bakımından da dava tarihiden itibaren temerrüt faizine hükmedilmek gerekirken, sigorta şirketi yönünden ıslah edilen bölüm bakımından ıslah tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi doğru olmamış ve hükmün bu nedenle davacı ve davalı Yahya K. yararına bozulması gerekmiştir.

3. Manevi tazminat, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarar uğrayanın manevi ıstırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araçtır. Manevi tazminatın kapsamını takdir hakkı, kural olarak yargıca aittir. Yargıç, manevi tazminatın tutarım belirlerken, hak ve adalete uygun davranmalı, hukuk biliminden yararlanmalı, toplumun sosyal, ekonomik ve moral yapısını ve özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Takdir edilecek tutar, bir yandan manevi acıları gidermeli, kamuoyu ve sosyal vicdanda kabul görmeli, diğer yandan ise zarar gören açısından zenginleşme aracı olmamalıdır.

DAVA ve KARAR:

Taraflar arasında görülen davada Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.10.2006 tarih ve 2004/94-2006/170 sayılı kararın Yargıtay`ca incelenmesi davalı Yahya K. vekili ve davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Döndü Deniz B. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Davacı vekili, müvekkilinin bulunduğu araca davalıların sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın tam kusuru ile çarpması sonucu, müvekkilinin yaralandığını, derin acılar yaşadığını ileri sürerek, fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.000.000.- TL.. sı maddi ve 25.000.000.000.TL. sı manevi tazminatın davalılardan faizi ile tahsilini talep etmiş, 8.5.2006 tarihli ıslah dilekçesi ile, toplam 40.00.000.000.TL.sı işgörmezlik tazminatının davalılardan faizi ile tahsilini talep etmiştir.

Davalı Sigorta Şirketi vekili, poliçe limiti ile gerçek zarardan sorumlu olduklarını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Davalı Yahya K. vekili, müvekkilinin üçüncü araç ile yaptığı trafik kazası ile davacının içinde bulunduğu araçla yapılan kazanın birbirinden farklı olduğunu, iki kaza arasında illiyet bağının bulunmadığını, bu nedenle müvekkili aleyhine dava açılmasının doğru olmadığını, aksi halde kusur ve tazminat miktarını kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü ile 40.000.000.000.TL. sı maddi tazminatın davalı Yahya yönünden olay tarihinden itibaren, sigorta şirketi yönünden 1000.YTL.lik kısmına dava tarihinden itibaren 39.000YTL.lik kısmına ıslah tarihinden itibaren faizi ile tahsiline, 400.YTL.sı manevi tazminatın olay tarihinden itibaren faizi ile davalı Yahya`dan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı Yahya K. vekili ve davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve SSK. tarafından yapılan ödemelerin SSK. nın 20.2.2006 tarihli yazısından da anlaşılacağı üzere geçici işgörmezlik tazminatı ile tedavi giderlerine ilişkin olmasına ve kaldı ki davacının ıslah dilekçesinde SSK. tarafından ödenen iş görmezlik tazminatının talep edilen tazminat miktarından indirilmiş bulunmasına göre, davalı Yahya K. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte ZMSS`nı yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Zira, sigortacının tazminat giderim yükümlülüğünü düzenleyen KTK. nun 98/1 nci maddesi hükmü uyarınca sigortacı maddede belirtilen belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüde düşer. Davadan önce böyle bir başvurunun bulunmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşmüş sayılır. Dava konusu olayda davadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece davalının ıslah edilen bölüm bakımından da dava tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilerek, ıslah edilen miktar bakımından da dava tarihiden itibaren temerrüt faizine hükmedilmek gerekirken, sigorta şirketi yönünden ıslah edilen bölüm bakımından ıslah tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi doğru olmamış ve hükmün bu nedenle davacı ve davalı Yahya K. yararına bozulması gerekmiştir.

3- Öte yandan, manevi tazminat, 22.6.1966 tarih ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da etraflıca açıklandığı üzere, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarar uğrayanın manevi ıstırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araçtır. Manevi tazminatın kapsamını takdir hakkı, kural olarak yargıca aittir. Yargıç, manevi tazminatın tutarım belirlerken, hak ve adalete uygun davranmalı, hukuk biliminden yararlanmalı, toplumun sosyal, ekonomik ve moral yapısını ve özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Takdir edilecek tutar, bir yandan manevi acıları gidermeli, kamuoyu ve sosyal vicdanda kabul görmeli, diğer yandan ise zarar gören açısından zenginleşme aracı olmamalıdır. Bu durum karşısında, kazanın meydana geldiği tarih, meydana geliş şekli, zarar görenlerin konumları, davalının %42 oranında meslekte kazanma gücü kaybı ve somut olayın diğer özellikleri dikkate alınarak daha makul miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentle açıklanan nedenlerle davalı Yahya K. vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve davalı Yahya K. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın her iki taraf lehine BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, oybirliği ile karar verildi.

Y.11.H.D. 11.2.2008 E.2008/314 – K.2008/1387

Önceki İçerikYHGK 17.6.2009 E.2009/6-221 – K.2009/265
Sonraki İçerikY9HD 29.5.2009 E.2009/13747 – K.2009/14762

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.