– Kıdem Tazminatı (Kendi İsteği İle Memuriyete Geçen Davacı)
– Memuriyete Geçen İşçi (Kıdem Tazminatı)
– İşçinin Memuriyete Geçmesi (Kıdem Tazminatı)
– Kararın Tarafları Etkilemesi
– Islah İle Taraf Değiştirilemez –
HUMK.83,389,438/II – 1475 Sa.Ka.14 – 4603 Sa.Ka.3/3
1. Kararın, taraflar hakkında, yüklenen hak ve borçların şüphe ve tereddüde sebebiyet vermeyecek açıklıkta oluşturulması temel usul kuralıdır. Hüküm, ilke olarak taraflar hakkında etkisini gösterecektir.
Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, o davada taraf sıfatını kazanamaz.
Kaldı ki, ıslah yoluyla dahi taraf değişikliği olanaklı bulunmamaktadır.
2. Özel Daire Bozmasına göre:
Davalı işyerinde, iş sözleşmesi ile çalışmakta olan davacı kendi isteği ile işverence yapılan mülakat sınavına girmiş, sınavı kazandıktan sonra memur statüsünde çalışmaya devam etmiş ve son olarak emekli olarak ayrılmıştır.
Bu durumda davacı kendi isteği ile memuriyete geçtiğinden kıdem tazminatı ödenmesi mümkün değildir.
DAVA ve KARAR:
Taraflar arasındaki “kıdem tazminatı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 17.5.2006 gün ve 2004/377 – 2006/279 sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalılardan yardım sandığı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 22.2.2007 gün ve 2006/19786 – 2007/4958 sayılı ilamı;
(“…1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davalının temyizine gelince;
Davalı işyerinde iş sözleşmesi ile çalışmakta olan davacı kendi isteği ile işverence yapılan mülakat sınavına girmiş, sınavı kazandıktan sonra memur statüsünde çalışmaya devam etmiş ve son olarak emekli olarak ayrılmıştır.
Bu durumda davacı kendi isteği ile memuriyete geçtiğinden kıdem tazminatı ödenmesi mümkün değildir. Yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Kıdem Tazminatı istemine ilişkin dava, davalı T.C. Ziraat Bankası Sağlık Yardım Sandığı hakkında açılmıştır. Yerel mahkemece verilen 6.7.2005 günlü ara kararında; “Dosyada Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünün hasım olarak gösterilme durumu olmadığından banka vekilinin bundan sonraki oturumlarda hazır bulunmasına yer olmadığı” belirtilmiş, yapılan yargılama sonucunda verilen gerekçeli kararın başlığında davalı olarak T.C. Ziraat Bankası Sağlık Yardım Sandığı gösterilmesine karşın, hüküm fıkrasında “kıdem tazminatı alacağının …davalı Ziraat Bankası A.Ş.den tahsiline” karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 27.5.2005 günlü dilekçesinde; “davamız zaten T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü Sağlık Yardım Sandığı Daire Başkanlığına açılmıştır…” ifadesine yer verildiği de uyuşmazlık konusu değildir.
Yukarıda yazılı bozma kararı sonrasında verilen direnme kararında ise bu kez; T.C. Ziraat Bankası Sağlık Yardım Sandığı’nın yanında, T.C. Ziraat Bankası A.Ş. de davalı olarak gösterilmiş, hüküm T.C. Ziraat Bankası A.Ş. aleyhinde oluşturulmuştur.
Direnme kararı, davalı olarak gösterilen T.C. Ziraat Bankası Sağlık Yardım Sandığı ve T.C. Ziraat Bankası A.Ş. tarafından bu yönlere değinilerek temyiz edilmektedir.
4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun 3/3. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Teşkilâtı, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte hiçbir hukukî merasime tabi olmaksızın anonim şirket olarak ticaret siciline re’sen tescil olunur. Bankanın mevcut sağlık yardım sandığı da bu Kanunla tüzel kişilik kazanır…” hükmüne yer verilmiştir.
Kararın, taraflar hakkında, yüklenen hak ve borçların şüphe ve tereddüde sebebiyet vermeyecek açıklıkta oluşturulması temel usul kuralıdır. Hüküm, ilke olarak taraflar hakkında etkisini gösterecektir.
Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, o davada taraf sıfatını kazanamaz.
Kaldı ki, ıslah yoluyla dahi taraf değişikliği olanaklı bulunmamaktadır.
Kendisine karşı açılmış bir dava bulunmayan T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’nin karar başlığında davalı olarak gösterilerek, aleyhine hüküm kurulmuş olması, hakkında açılın davaya karşın davalı T.C. Ziraat Bankası Sağlık Yardım Sandığı hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alınmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı T.C. Ziraat Bankası Sağlık Yardım Sandığı ile T.C. Ziraat Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.