– Muris Muvazaası (Tereke Paylaştırılırken Hoşgörü Sınırları İçinde Farklılık Yaratmak)
– Tereke Paylaşımında Hoşgörü Sınırları İçinde Farklılık
– Mahfuz Hisseyi İhlal Kastı (Mirasçılar Arasında Hoşgörü Sınırları İçinde Farklılık Yaratmak) –
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın niteliği gözetildiğinde istek tenkis olmayıp iptal ve tescile ilişkindir.
O halde, hoşgörü sınırları içerisinde kalacak şekilde bir mirasçıya biraz fazla değerdeki taşınmazını vermesi miras bırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini göstermeyeceği gibi davanın kabulünün de gerekçesi olamaz.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
DAVA ve KARAR:
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanı A.H.`ın kendisinden mal kaçırmak amacıyla 1 parsel sayılı taşınmazdaki 20 no`lu dairesini, 7 parsel sayılı taşınmazını ve 31 parsel sayılı taşınmazındaki 5 ile 10 no`lu dairelerin çıplak mülkiyetini davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin muvaazalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve miras payı oranında tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, 7 parsel sayılı taşınmazın bedelini ödeyerek satın aldığını diğer üç parça taşınmazın miras bırakanın paylaştırma amacıyla kendisine temlik ettiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakanın çekişmeli taşınmazlarla ilgili olarak davalıya yapmış olduğu temliklerin mahkemece denkleştirme amacıyla gerçekleştirildiği, bir başka ifadeyle murisin mal kaçırma amaçlı olmayıp, yaşarken mal varlığını paylaştırmak iradesiyle hareket ettiği, ancak davacıya satış yoluyla yaptığı taşınmazların değerleri ile davalıya devrettiği taşınmazların diğerleri arasında farklılık bulunduğu kabul edilerek, değerler arasında orantı kurulmak suretiyle davanın kabulü cihetine gidildiği anlaşılmaktadır.
Gerçekten de miras bırakanın taşınmaz temlikindeki gerçek amacının mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı, davacıya da bir kısım taşınmazlarını verdiği, böylece mal varlığının mirasçılar arasında paylaşmak istediği dosya kapsamıyla sabittir. Kaldı ki bu olgu mahkemece de benimsenmiştir.
Davanın niteliği gözetildiğinde istek tenkis olmayıp iptal ve tescile ilişkindir.
O halde, hoşgörü sınırları içerisinde kalacak şekilde bir mirasçıya biraz fazla değerdeki taşınmazını vermesi miras bırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini göstermeyeceği gibi davanın kabulünün de gerekçesi olamaz.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Öyleyse, davacının tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
SONUÇ: Davalının temyiz itirazları yerinde olup kabulü ile hükmün açıklanan nedenlere hasren BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.
Y.1.H.D. 3.3.2009 E.2008/2030 – K.2009/2654