– Bankanın Karşılıksız Çeki Kısmen Ödemesi (Takas Odaları Aracılığı İle İbraz Edilen Çek)
– Karşılıksız Çek (Bankanın Kısmen Ödemesi – Çekin Takas Odasından Gelmesi)
– Kısmi Ödeme Yapılamaması (Takas Odaları Aracılığı İle İbraz Edilen Çek)
– Takas Odaları Aracılığı İle İbraz Edilen Çekler (Bankanın Kısmi Ödeme Sorumluluğu) –
4814 Sa.Ka. – HUMK.427/6,7 – 3167 Sa.Ka.6/son, 10
3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunun 6/son maddesi “Takas odaları aracılığı ile ibraz edilmiş çekler için 10. maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılamaz…” hükmünü içermektedir. Bu durumda mahkemece anılan yasa hükmü gözetilmeden aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
DAVA ve KARAR:
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacı vekili, müvekkilinin çek nedeniyle dava dışı keşideciden alacaklı olup bu alacağın tahsili için bu kişi hakkında takibe geçtiğini çeklerin halen ilgili icra müdürlüğünün kasasında bulunduğunu, müvekkilinin çekin muhatabı olan davalı banka hakkında da 3167 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca takibe geçtiğini ancak, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, 3167 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca müvekkili banka tarafından ödemekle yükümlü olunan tutarın davacı hamile ödenmesi için çek aslının müvekkili bankaya teslim edilmesi gerektiğini, oysa davacı hamilin çek aslını teslim etmediği ve diğer icra dosyasında olduğunu ifade ettiği, çek aslı müvekkili bankada bulunmadığı için keşideci imzasının sahte olup olmadığı hususunun denetlenemediğini, müvekkili bankanın ödeme zorunluluğu doğmadığını, davacının haksız olarak takibe geçtiğini öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı çek hamilinin davalı muhatap bankaya karşı 3167 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca ödenmesi zorunlu olan tutarın tahsili için takibe geçtiği, dava konusu çekin takasa ibraz edilmiş olmasının muhatap davalı bankayı kanunen ödemek zorunda olduğu tutarı ödemek sorumluluğundan kurtarmayacağı, ibrazdan sonra bedelin tahsili için muhatap bankaya müracaatın mümkün olduğu kaldı ki, müracaat edilmemiş hatta ibraz sırasında açıkça bedel talep edilmemiş olsa dahi bu hakkın sonradan kullanılmasının mümkün olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne davacının tazminat isteminin ise reddine, dava değeri itibariyle kesin olarak karar verilmiş, davacı banka vekili hükmün Kanun yararına bozulması talebi ile Adalet Bakanlığına müracaat etmiş, Adalet Bakanlığı 17.9.2009 tarihli yazısı ile hükmün Kanun yararına bozulması talepli olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuş ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 12.10.2009 tarihli yazı ile hükmün HUMK.nun 427/6. maddesi uyarınca Kanun yararına bozulması isteminde bulunulmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunun 6/son maddesi “Takas odaları aracılığı ile ibraz edilmiş çekler için 10. maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılamaz…” hükmünü içermektedir. Bu durumda mahkemece anılan yasa hükmü gözetilmeden aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.10.2009 gün 2009/255161 sayılı Kanun yararına bozma talebinin kabulü ile BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.