Yargıtay Kararıyla Marka Tescilinde Ayırt Edicilik Kriterleri
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, marka tescili iptali davasında, başvuru ve itiraz konusu markalar arasındaki benzerlik ve iltibas riskinin değerlendirilmesine ilişkin önemli bir karara imza attı. Bu karar, ortalama tüketici algısı ve markanın bütünsel izlenimi gibi unsurların ayırt edicilik tespitindeki rolünü vurguluyor.
Marka Tescil Süreci ve İtirazın Reddi
Davacı, “… …” ibareli markasının 25, 35 ve 43. sınıflarda tescili için TÜRKPATENT’e başvurmuştur. Kurum, markanın 25 ve 35. sınıflarda yayınlanmasına karar vermiş, ancak davalı şirketin itirazı YİDK tarafından kabul edilerek marka başvurusu reddedilmiştir. Davacı, 2018’den beri markasını “etnik ve otantik” giyim satışında kullandığını ve başvuru ile redde mesnet markaların benzerlik içermediğini ileri sürerek YİDK kararının iptalini talep etmiştir.
İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesi Kararları
İlk Derece Mahkemesi, davacının “şekil+… …” ibareli markası ile davalı şirketin markaları arasında görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığına hükmederek davanın kabulüne ve YİDK kararının iptaline karar vermiştir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin olmaması ve “…” ibarelerinin çok benzer okunması nedeniyle markalar arasında benzerlik ve iltibas riski taşıdığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırmış ve davanın reddine karar vermiştir.
Yargıtay’ın Değerlendirmesi ve Gerekçesi
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, tescil başvurusu yapılan bir markanın reddi için SMK’nın 6/1 hükmü kapsamında karıştırılma ihtimalinin belirlenmesinde markaların benzerliği ve mal/hizmetlerin benzerliği ile tüketiciler tarafından karıştırılma riskinin araştırılması gerektiğini belirtmiştir.
Marka Unsurlarının Ayırt Ediciliği
Yargıtay, dava konusu ve ret gerekçesi markaların karma markalar olduğunu ve markaları oluşturan esas unsurların ile ayırt edicilik katan ibarelerin farklı olduğunu vurgulamıştır. “…” ibaresinin, yanına getirilecek kelime ve ek unsurlarla ayırt ediciliğinin yükselebileceği, yalnızca bazı harflerin benzer olmasının iltibas için yeterli olmadığı ifade edilmiştir.
Ortalama Tüketici Algısı
Yargıtay, markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markanın ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünüyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerektiğini belirtmiştir. Ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, başvuruya konu işareti gördüğünde bunun davalının itirazına mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayacağı, başvuruya konu markanın davalıya tescilli markaların bir uzantısı olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı sonucuna varmıştır.
Yargıtay Kararı ve Sonuç
Yukarıda açıklanan gerekçelerle Yargıtay, markaların bütün olarak genel izlenim yönünden benzer olmadığı ve aralarında karıştırılma olasılığı bulunmadığı kanaatine vararak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddinin doğru olmadığına hükmetmiştir. Bu doğrultuda, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bu karar, marka tescil davalarında “iltibas” kavramının değerlendirilmesinde markanın genel izlenimi, ayırt edici unsurları ve ortalama tüketici algısının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Marka vekili müvekkillerimiz için bu tür emsal kararlar, marka tescil stratejileri ve hukuki süreçlerin yönetilmesinde yol gösterici niteliktedir.
Karar Künyesi
Y11HD 22.05.2025 E.2024/5649 – K.2025/3603