Yargıtay kararı, kasten öldürmeye teşebbüs ve silahla tehdit suçları arasındaki çizgiyi belirledi
Bir su kuyusu anlaşmazlığı üzerine çıkan olayda Yargıtay, aynı eyleme katılan sanıkların suç vasıflandırmasını ayrı ayrı değerlendirerek bir sanığa kasten öldürmeye teşebbüs, diğer iki sanığa ise silahla tehdit suçundan verilen cezaları onadı. Karara eklenen karşı oy ise iştirak hâlinde işlenen suçlarda sorumluluğun sınırlarını tartışmaya açtı.
Su kuyusu anlaşmazlığı ve yargılama süreci
Kahramanmaraş’ta bir su kuyusu açma meselesi yüzünden iki aile arasında çıkan tartışma, sanıkların av tüfekleriyle karşı tarafa ateş etmesiyle sonuçlandı. Olayın ardından açılan davada Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesi, üç sanığı da birden fazla kişiye yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan mahkum etti. Kararın istinaf ve temyiz süreçlerinin ardından dosya Yargıtay 1. Ceza Dairesi’ne geldi.
Yargıtay’ın ilk bozma kararı ve suçların yeniden vasıflandırılması
Yargıtay, ilk incelemesinde yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozma kararında, sanıklardan biri hakkında haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanması gerektiğini belirtti. Daha da önemlisi, diğer iki sanığın eylemlerinin kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturmadığını, bunun yerine silahla tehdit suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti. Bu karar üzerine dosya, yeniden yargılama yapılması için ilk derece mahkemesine geri gönderildi.
Yerel mahkemenin yeni kararı ve Yargıtay’ın onaması
Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’ın bozma ilamına uyarak yeniden bir hüküm kurdu. Bu hükümle:
- Sanıklardan biri, kasten öldürmeye teşebbüs suçundan haksız tahrik indirimi uygulanarak 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
- Diğer iki sanık ise zincirleme şekilde silahla tehdit suçundan 2 yıl 3 ay hapis cezası aldı.
Bu kararın da temyiz edilmesi üzerine dosyayı tekrar inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, bu kez oy çokluğuyla yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bularak hükümlerin onanmasına karar verdi. Çoğunluk görüşüne göre, sanıkların eylemlerinin ayrı ayrı vasıflandırılmasında ve uygulanan cezalarda bir isabetsizlik bulunmamaktaydı.
Karara muhalif kalan üyeler ve karşı oyun gerekçesi
Yargıtay’ın onama kararına iki üye muhalif kalarak karşı oy kullandı. Karşı oy gerekçesinde, sanıkların suçu işlemek üzere fikir ve eylem birliği içinde hareket ettikleri vurgulandı. Gerekçeye göre, sanıkların hep birlikte av tüfekleriyle olay yerine gelip mağdurlara ateş etmeleri, suçu beraber işlediklerini göstermekteydi. Her ne kadar iki sanığın kullandığı tüfekler ele geçirilememiş ve bu nedenle öldürmeye elverişli olup olmadıkları kesin olarak saptanamamış olsa da bu durumun lehe bir şüphe olarak değerlendirilmesi, onların eylemini tehdit suçuna indirgememeliydi. Karşı oyda, bu iki sanığın da en azından kasten öldürmeye teşebbüs suçuna yardımdan cezalandırılmaları gerektiği savunuldu.
Ceza davalarında suç vasfının önemi
Bu Yargıtay kararı, özellikle iştirak hâlinde işlenen suçlarda, her bir sanığın eyleminin ve kullandığı araçların suçun nitelendirilmesindeki etkisini gözler önüne sermektedir. Delillerin durumu, özellikle suç aletlerinin ele geçirilip geçirilememesi, sanıkların alacağı cezayı kasten öldürmeye teşebbüsten silahla tehdide kadar değiştirebilmektedir. Karşı oyda belirtilen hususlar ise ceza hukukunda fiil üzerinde ortak hakimiyet ve iştirak kavramlarının ne kadar detaylı bir inceleme gerektirdiğini ortaya koymaktadır. Bu tür karmaşık ceza davalarında hak kaybı yaşamamak için alanında uzman bir hukuk bürosundan destek almak kritik öneme sahiptir.