Yargıtay Ceza Genel Kurulundan “Aleyhe Bozma Yasağı” ve “Kazanılmış Hak” Değerlendirmesi
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, sanığın aynı eylemle hem beraat hem mahkumiyet alması durumunda, temyizde sanık lehine hukuki yarar olup olmadığını ve aleyhe temyiz bulunmayan hallerde “aleyhe bozma yasağı” ile “kazanılmış hak” ilkesinin nasıl uygulanacağını netleştirdi.
Silahla Tehdit ve Genel Güvenliğin Tehlikeye Sokulması Suçları
Sanık, “silahla tehdit” ve “korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme” suçlarından yargılanmış, ilk yargılamada silahla tehditten beraat ederken, diğer suçtan 5 ay hapis cezasına çarptırılmış ve hükmün açıklanması geri bırakılmıştır. Denetim süresinde yeni bir suç işlemesi üzerine, hükmü açıklanan sanık hakkında 5 ay hapis cezası ve hak yoksunluğuna hükmedilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı: Mükerrer Dava Reddi
Sanık müdafiinin istinaf başvurusu üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak, sanık hakkında aynı fiille ilgili daha önce açılmış ve karar verilmiş olması nedeniyle “mükerrer dava” kapsamında davanın reddine karar vermiştir. Bu karar da sanık müdafiince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesinden Bozma Kararı
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanığın eyleminin bir bütün olarak daha ağır cezayı gerektiren “silahla tehdit” suçunu oluşturduğunu belirterek, eylemlerin bölünerek ayrı ayrı hüküm kurulmasını ve beraat kararının sanık lehine kazanılmış hak oluşturmayacağının göz ardı edilmesini hukuka aykırı bularak kararı bozmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı ve Hukuki Yarar Tartışması
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, sanık müdafiinin temyizinde hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle itiraz etmiştir. Başsavcılık, sanık hakkında zaten silahla tehditten beraat kararı verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, dolayısıyla müdafiin temyizde hukuki yararının olmadığını savunmuştur.
Ceza Genel Kurulu Kararı: Hukuki Yarar ve Aleyhe Bozma Yasağı
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, uyuşmazlığı iki ana başlıkta incelemiştir:
1. Sanık Müdafiinin Temyizde Hukuki Yararı
Kurul, sanığın tek eyleminin nitelik yönünden bölünerek hem beraat hem de mahkumiyet hükmü kurulmasının, beraat kararını “önceden verilmiş ve kesinleşmiş hüküm” olarak değerlendirilemeyeceğine dikkat çekmiştir. Mahkumiyeti önleyici sonuç doğursa da, sanık açısından en lehe hükmün beraat kararı olması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın reddi kararına karşı sanık müdafiinin beraat talebiyle temyiz başvurusunda hukuki yararının bulunduğuna hükmetmiştir.
2. Aleyhe Temyiz Olmayan Dosyada Bozma Kararının İsabeti
Ceza Genel Kurulu, aleyhe temyiz yasağının (reformatio in pejus) sadece ceza ve yaptırım miktarı ile sınırlı olduğunu, suçun niteliği veya adı yönünden sanık lehine kazanılmış hak tanınmadığını belirtmiştir. Sanığın tek fiilinin “silahla tehdit” suçunu oluşturduğu ve bu suçtan mahkumiyet hükmü kurulması gerektiği ifade edilmiştir. Ancak, aleyhe temyiz bulunmayan bir dosyada, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın reddi kararı verildiğinden, temyiz aşamasında kazanılmış hakkın korunarak hükmün bozulmasının mümkün olmadığına karar verilmiştir. Bu durumun ancak “eleştiri konusu” yapılabileceği, bozma nedeni olamayacağı belirtilerek, Özel Dairenin bozma kararının isabetsiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Nihai Karar
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazını, hukuki yarar bakımından reddederken, aleyhe temyiz yasağı ve kazanılmış hak değerlendirmesi bakımından değişik gerekçe ile kabul etmiştir. Bu doğrultuda, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin bozma kararını kaldırarak, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi kararının “aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” eleştirisiyle esas yönünden reddine karar vermiştir.