Yargıtay 120 km/s rüzgar taahhüdü verilen seranın yıkılmasını doğal afet saydı
Eser sözleşmesine ilişkin bir davada Yargıtay, yüklenicinin taahhüde uygun bir sera inşa etse dahi olayın “doğal afet” niteliğinde olması nedeniyle yıkımın gerçekleşeceğini belirten bilirkişi raporunu onadı ve tazminat talebini reddetti.
120 km/s rüzgar taahhüdü ve fırtınada yıkılan sera davası
Davacı iş sahibi, yüklenici davalı ile “Güneş Enerjili Komple Sera İnşaatı” için bir sözleşme imzaladı. Sözleşmede davalı yüklenici, seranın saatte 120 km hıza kadar rüzgara dayanacağını taahhüt etti. Ancak 29 Mayıs 2011 tarihinde Silopi’de yaşanan fırtına nedeniyle sera kullanılamaz hâle geldi ve içindeki tüm ürünler zarar gördü. Davacı, rüzgar ölçümünün yapıldığı en yakın resmî istasyon olan Cizre’de rüzgar hızının saatte 72,2 km olarak ölçüldüğünü, bu durumun seranın taahhüde aykırı yapıldığını gösterdiğini iddia etti. Seranın onarılması, ekili ürün zararları ve mahrum kalınan gelir kaybı için maddi ve manevi tazminat talep etti.
Davalı yüklenicinin “lokal afet ve hortum” savunması
Davalı yüklenici ise seranın sözleşmeye uygun yapıldığını, olay günü Silopi’de “lokal afet” kapsamında bir hortum meydana geldiğini savundu. Bu afet nedeniyle cami minarelerinin yıkıldığını, 200.000 dönüm arazinin tahrip olduğunu belirterek, felaket karşısında yüklenicinin yapabileceği bir şey olmadığını (mücbir sebep) ileri sürdü. Ayrıca, davacının 72,2 km/s ölçüm aldığı Cizre’nin 50 km uzakta olduğunu ve oradaki seraların zarar görmediğini, hortumun sadece Silopi’de lokal olarak yaşanmasını delil olarak gösterdi.
Mahkeme bilirkişi raporunu esas aldı
Silopi 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, dava kapsamında bir bilirkişi kurulu raporu aldı. Raporda şu tespitler yer aldı: Resmî meteoroloji istasyonlarında ölçülen en yüksek rüzgar hızının 72,2 km/s (8 bofor) olduğu doğrudur. Ancak, olay günü sera bölgesi ve çevresinde “çok hücreli konvektif fırtınaya” bağlı olarak lokal dolu hadisesi ve hortum oluşmasına uygun meteorolojik koşulların bulunduğu tespit edilmiştir. Raporda, bu lokal koşullar altındaki rüzgar hamlesinin 120 km/s rüzgar hızını geçebileceği ve seradaki hasara bunun neden olabileceği belirtildi. İlk Derece Mahkemesi, bu teknik raporu esas alarak davanın reddine karar verdi. Davacının istinaf başvurusu da Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedildi.
Yargıtay bilirkişi raporundaki kritik tespiti onadı
Davacı vekili, kararı temyiz ederek meteoroloji bilirkişisinin değerlendirmelerinin gerçeği yansıtmadığını, eğer böyle bir afet olsaydı resmî olarak ilan edileceğini ve inşaat mühendisi bilirkişisinin “kullanılan malzemenin taahhüt edilen standartlarda olmadığı” yönündeki görüşünün dikkate alınmadığını iddia etti.
“Sera taahhüde uygun yapılsa bile yıkılırdı” görüşüne itibar edildi
Dosyayı inceleyen Yargıtay, temyiz talebini reddetti. Yargıtay, bilirkişi kurulunun alanında yetkin ve uzman kişilerden oluştuğunu ve raporun denetlenebilir olduğunu belirtti. Kararın onanmasındaki en kritik gerekçe ise bilirkişi raporundaki şu tespitti: “Seranın taahhüt edilen şekilde yapılması hâlinde dahi doğal afet olarak nitelendirilebilecek hortum ve şiddetli yağış sonucu yine yıkılabileceğinin belirtilmesi.”
Yargıtay, bu tespitle birlikte, hasarın temel nedeninin yüklenicinin eksikliği değil, taahhüdün bile karşılayamayacağı nitelikte bir doğal afet olduğunu kabul etti. Bu nedenle, davacının temyiz itirazlarını reddederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA oy birliğiyle karar verdi.
Eser sözleşmelerinde doğal afet ve taahhüt sınırları
Bu karar, eser sözleşmelerinde yüklenicinin belirli bir dayanıklılık standardını (örneğin 120 km/s rüzgar hızı) taahhüt etmiş olsa bile, bu standardın üzerinde gerçekleşen ve “doğal afet” olarak nitelendirilebilecek mücbir sebepler karşısında sorumluluktan kurtulabileceğini göstermesi açısından emsal niteliğindedir. Karar ayrıca, hasarın, taahhüt yerine getirilseydi dahi meydana gelip gelmeyeceği yönündeki bilirkişi tespitlerinin bu tür davalarda ne kadar belirleyici olduğunu ortaya koymuştur.