Uzun Süreli Fiili Ayrılık Boşanma Sebebi Olabilir mi? Yargıtay Kararı Işığında Değerlendirme
Yargıtay, tarafların 15 yıldır fiilen ayrı yaşadığı bir boşanma davasında, yerel mahkemenin davanın reddi kararını onadı. Ancak kararda yer alan karşı oy yazısı, uzun süreli eylemli ayrılığın evlilik birliğini temelinden sarsan bir boşanma sebebi olarak kabul edilmesi gerektiği yönündeki hukuki argümanlarıyla dikkat çekiyor.
Dava Konusu ve Yerel Mahkeme Kararı
Davacı erkek, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasıyla (TMK m. 166/1) boşanma davası açmıştır. İlk Derece Mahkemesi, davacının iddialarını kanıtlayamadığı ve terke dayalı bir dava olmadığı sürece fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi sayılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Bu karar, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından da onanmıştır.
Yargıtay Kararı ve Karşı Oy Yazısı
Yargıtay, davacı vekilinin temyiz başvurusu üzerine yaptığı incelemede, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle onanmasına karar vermiştir. Ancak kararda yer alan ve davanın kabulü gerektiğini savunan karşı oy yazısı önemli hukuki tartışmalara ışık tutmaktadır.
Karşı Oy Gerekçesi: Eylemli Ayrılık ve Evlilik Birliği
Karşı oy yazısında, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) eşlere evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliğiyle sağlama, birlikte yaşama, birbirine sadık kalma ve yardımcı olma gibi yükümlülükler getirdiği (TMK m. 185, 186) hatırlatılmıştır. Eylemli ayrılık (fiili ayrılık) kanunda özel bir boşanma sebebi olarak düzenlenmemiş olsa da, çok uzun süreli eylemli ayrılıkların genel boşanma sebebi olan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” (TMK m. 166/1) kapsamında değerlendirilmesi gerektiği savunulmuştur.
Eşlerin Birlikte Yaşama Yükümlülüğü
Karşı oy yazısına göre, eşlerin birlikte yaşamayı reddetmeleri, TMK m. 185/3’te düzenlenen “Eşler birlikte yaşamak zorundadırlar” hükmüne açık bir aykırılık oluşturur ve evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin ihlali anlamına gelir. Eşlerin yıllarca ayrı yaşadığı ve bu yükümlülükleri yerine getirmediği bir durumda evlilik birliğinin sarsılmadığını kabul etmek hukuka uygun değildir.
Kusur Değerlendirmesi
Uzun süreli eylemli ayrılık durumunda, ayrılığın sebebinin anlaşılamaması veya taraflardan birinin diğerinden daha kusurlu olduğunun kanıtlanamaması halinde, eşlerin eşit kusurlu sayılması gerektiği belirtilmiştir. Çünkü her iki eş de haklı bir neden olmaksızın birlikte yaşamaktan kaçınarak TMK’nın emredici hükmüne aykırı davranmış ve evlilik birliğinin sarsılmasına eşit kusurlarıyla sebep olmuşlardır.
Anayasa Mahkemesi Kararı ve Süre Kriteri
Karşı oy yazısında, Anayasa Mahkemesi’nin ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde uzun süre boşanmaya imkan tanımayan düzenlemeleri ölçülülük ilkesine aykırı bulduğuna (AYM, 22.02.2024, 2023/116 E., 2024/56 K.) dikkat çekilmiştir. TMK m. 171’deki üç yıllık ayrılık süresi koşulundan da hareketle, somut olayın özelliğine göre üç yıl ve daha uzun süreli ayrılıkların çok uzun süreli eylemli ayrılık olarak kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Sonuç Olarak
Somut olayda tarafların 15 yıldır fiilen ayrı yaşadığı belirlenmiştir. Karşı oy yazısına göre bu kadar uzun süreli bir ayrılık, TMK m. 185/3’teki birlikte yaşama yükümlülüğünün ihlali anlamına gelmekte ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını göstermektedir. Bu nedenle, eşlerin eşit kusurlu olduğu kabul edilerek boşanmalarına karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.








