Yargıtay Kararları Işığında Boşanma Davaları ve Hukuki Haklarınız
Boşanma davalarında kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka talepleri, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin emsal teşkil eden kararında detaylı olarak incelenmiştir. Hukuki süreçte haklarınızı öğrenmek için danışın.
Yargıtay Kararıyla Boşanmada Kusur Tespiti ve Sonuçları
Boşanma Davasında Zina ve Ekonomik Şiddet İddiaları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2024/568 K. sayılı kararı, karşılıklı açılan boşanma davalarında kusur belirlemesinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’nin incelemesine konu olan davada, erkeğin kadına ekonomik ve duygusal şiddet uyguladığı, hakaret içeren mesajlar gönderdiği, kadının ise zina eylemini gerçekleştirdiği iddia edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi, erkeği ağır, kadını ise az kusurlu bulurken, Bölge Adliye Mahkemesi tarafların eşit kusurlu olduğuna hükmetmiştir.
Yargıtay’dan Zina İddiasına Yaklaşım ve Karar
Yargıtay, zina hukuki sebebine dayalı boşanma davalarının kabulü için cinsel ilişkinin gerçekleşmesi veya şüpheye yer bırakmayacak karinelerin bulunması gerektiğini vurgulamıştır. Kadının ikrarının sadece “kitap getirme” ile sınırlı olduğunu ve zina eylemine dair ikrarının bulunmadığını belirtmiştir. Tanık ifadeleri de kadının beyanlarını doğrularda nitelikte olduğundan, zina davasının kanıtlanmadığına karar verilmiştir. Ancak kadının sosyal medya paylaşımları nedeniyle evlilik birliğini sarsıcı davranışlarda bulunduğu kabul edilmiştir. Bu durumda, erkeğin ekonomik ve psikolojik şiddet uygulaması ile sarsıcı davranışları nedeniyle ağır kusurlu, kadının ise sarsıcı davranışları nedeniyle az kusurlu olduğuna hükmedilmiştir.
Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Hakkı
Tazminat Taleplerinin Reddi ve Gerekçeleri
Yargıtay kararı, Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi uyarınca, boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatleri haleldar olan kusursuz veya daha az kusurlu tarafın maddi, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın ise manevi tazminat isteyebileceğini belirtmiştir. İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerinin hatalı kusur belirlemesi sonucu erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. Zira Yargıtay, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda kadının ağır veya eşit kusurlu olmadığını, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini ve kadının maddi desteğini yitirdiğini tespit etmiştir. Bu nedenle, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir.
İştirak Nafakası Miktarına İlişkin İnceleme
Çocuğun İhtiyaçları ve Hakkaniyet İlkesi
Kararda, ortak çocuğun ihtiyaçları ve günün ekonomik koşulları göz önüne alındığında, takdir edilen iştirak nafakasının az olduğu vurgulanmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi gereğince, daha uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durum, çocuk menfaatlerinin korunması ve çocuğun yaşam standartlarının devamlılığı açısından nafaka miktarının belirlenmesinde titiz davranılması gerektiğini göstermektedir.